Online Forumm

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Online ForummHoş geldin, .
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Mesaj Sayınız: 0


    yeni dünya...

    dober004
    dober004
    Moderatör
    Moderatör


    Aktiflik :
    yeni dünya... Left_bar_bleue500 / 999500 / 999yeni dünya... Right_bar_bleue

    Cinsiyet : Erkek
    Mesaj Sayısı : 53
    Rep Gücü : 150
    Rep Puanı : 5
    Kayıt tarihi : 28/06/11
    Yaş : 25
    Nerden : New York

    yeni yeni dünya...

    Mesaj tarafından dober004 Çarş. Haz. 29, 2011 8:14 am

    Bölüm 2: Yeni Dünya




    Dath’Remar tarafından yönlendirilen High-Elfler, Kalimdor’u arkalarında bırakarak, fırtınaları aşarak Maelstrom’a doğru yöneldiler.Yıllar boyunca denizde kendilerine ait Bir Büyü Dünyası kurmak için hayaller kurarak Doğuya doğru yollarına devam ettiler.Bu yolculuk onlara Eski Krallıklarının yıkımını, ve anlayamadıkları birçok şeyi gösterdi.Burning Legion’un gücünün o anda farkına vardılar.Dath’Remar,- daha sonra adı Sunstrider diye anıldı – Halkına, bir krallık sözü verdi.Sonsuza kadar sürecek bir Büyü Krallığı...


    Donanma sonunda, İnsanların daha sonra Lordaeron diyecekleri bölgenin sahillerine geldi. İçlere doğru yayılan High-Elfler, Tirisfal Glades adı verilen yerde bir yerleşim kurdular. Kısa bir zaman sonra, birşeyler ters gitti: High Elfler delirmeye, saldırganlaşmaya başladı. O zamanın bilgeleri, bulundukları yerin lanetli olduğu kararına vardılar, ancak asla doğrulanamayan bir teoriydi bu.High-Elfler göç etmek zorunda kaldılar.



    High-Elfler, Lordaeron’un dev ormanlarla kaplı dağlarından geçerken, birçok güçlükle karşılaştılar. Sonsuzluk Kuyusunun yaşam dolu gücünden koptuklarından beri, hava koşullarından dolayı çoğu hastalanmış, ve açlıktan ölmüştü. En garip değişiklik ise, artık ölümsüz değillerdi, ve elementlere karşı güçleri de yoktu. Morumsu renkli tenleri gitmiş, tenlerindeki renk solmuştu. İçinde bulundukları zorlu yaşam koşullarının üstüne, bir de Lordaeron’nun devasa yaratıklarıyla savaşmak zorunda kalmışlardı. Bu arada, yolculuklarının bir kısmında ilkel insan kabilelerinin ilk örnekleri ile karşılaştılar. Bu ilkel insanlar, dev ormanların içinde avlanarak yaşayan ufak gruplardan ibaretti, tabi ki High Elflere bir tehtit oluştumayacaklardı. Ancak High Elfler en büyük tehtitlerini Dev Orman Zul’Aman’da bulacaklardı.



    Bu yosun derili yaratıkların adı Trollerdi. Kendi organlarını ve ölümcül yaralarını anında iyileştirebilen güçlü bir ırktı, ancak her zaman barbarca yaşamayı seçmişlerdi. Lordaeron’un Kuzeyinde Amani Krallığı adı altında birleşen bu Troller, yeni ziyaretçilerinden hiç hoşlanmadılar, ve Elfleri sınırlarını aştıklarını görünce vahşice saldırdılar. High Elfler de buna karşılık olarak, Trolleri gördükleri yerde öldürdüler.



    Uzun yıllar boyunca, High Elfler kendilerine Kalimdor’daki gibi güzel bir yer aradılar, ve sonunda şansın yardımı ile Kuzeydoğu dağlarını aşarak dev düzlüklere ve güzel nehirlere sahip bir coğrafya keşfettiler. Buraya Quel’Thalas dediler, ve dev bir Krallık kurmaya başladılar. Öyle bir Krallık ki, Kalimdor’daki Kuzenlerinin kıskanacağı kadar güzel bir Krallık. Ne yazık ki, High Elflerin sonradan öğrendiği gerçek onlara çok pahalıya patlayacaktı. Quel’Thalas Trollerin eskiden kalma dev Şehirlerinin üzerine kurulmuştu. Troller bu toprakları kutsal sayıyorlardı. Neredeyse hemen hemen tüm Trolller, Elf yerleşim alanlarına saldırmaya başladı.



    İnatçı elfler, yeni buldukları toprakları vermekte gönülsüzlerdi, Sonsuzluk Kuyusunun verdiği güçleri kullanarak büyülerini kullandılar ve Delirmiş Trolleri kontrol altında tuttular. Dath’Remar’ın liderliginde Amani Savaşçılarını ona bir olmalarına rağmen yenmeyi başardılar. Bazı elfler Kaldorei’lerin eski uyarılarından olan, Büyünün Burning Legion’un dikkatini çektiği gerçeğini hatırlattı. Bu yüzden, Quel’Thalas bilginleri, Topraklarının üstünü çevreleyen bir Büyü Bariyeri kurdular.Bu Bariyer sayesinde Büyüler evrende yankılanmayacaktı, böylece Burning Legion’un dikkati çekilmeyecekti. Quel’Thalas’ı çevreliyen dev dikili taşlar kuruldu, ve Bariyer kuruldu. Bu Dikili taşlar, sadece büyüleri engellemekle kalmadı, aynı zamanda batıl inançlı Troll Ordularını korkuttu.



    Zaman geçtikça, Quel’Thalas High Elflerin çabalarının ve büyü gücünün parlayan bir anıtı oldu. Muhteşem güzellikteki sarayları, Kalimdor’daki Kuzenlerininki gibi tasarlandı ve inşa edildiler. Quel’Thalas bu hali ile Elf elinden çıkmış en güzel şehir oldu. Silvermoon adı verilen bir Meclisle Sunstrider Hanedanlığının politik gücü pekiştirildi. Yedi tane High Elf Lordundan oluşan Meclis, elf topraklarını korumak için çalıştılar. Koruyucu Kalkanla korunun topraklarında, eski Kaldorei Uyarılarından uzakta büyüyü hayatlarının her alanında kullandılar.



    Nereydeyse, dört bin yıl boyunca High Elfler barış içinde yaşadılar. Ancak İntikam almak isteyen Troller asla yenilmemiştiler. Ormanın derinliklerine yerleşen troller, sayılarını arttırdılar ve en sonunda Dev bir Troll ordusu Quel’Thalas’ın gölgeli ormanlarına girerek savaşı başlattılar.

      Forum Saati C.tesi Nis. 27, 2024 12:04 am